25 Mart 2013 Pazartesi

Elde var hüzün

Ağladığın zamanlarda arayacağın tek insan annen olduğunda dışarıdan ne kadar olgun ve neşeli görünsen de elinde kalan tek şeyin zayıf bir çocukluk ve hüzünlerle dolu bir kadınlık gururu olduğunun farkına varmak zorunda kalıyorsun.

Karşındaki insan ister istemez düşünüyor, kadınlık gururu içinde nasıl bir hüzün barındırır diye. Oluyor. İnsanın elinde başarısızlıklarla dolu bir ruh ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir kalp kaldığında, oluyor.

Anneni seviyorsun. Babana aşık kalıyorsun. Ama başarısızsın. Neye elini atmışsan, kurumuş. Her şey solmuş. Bir telefon her şeyi değiştiriyor. Düşündükçe, anneni daha çok seviyorsun. Bazı zamanlarda o kadar yalnız kalıyorsun ki, anneni sevmek istemiyorsun. Olağan bir şekilde, seviyorsun. En olağan şekilde seviyorsun, kimse anlamıyor.

Ağlamaktan utanıyorsun. Koltuğa uzanıp iç çekerek ağlıyorsun. Islak çamaşırlarda kendini bulup, serdikçe seriyorsun. Sevdikçe, seviyorsun. Kimi sevdiğini bilmiyorsun. Kimi sevmek istediğini biliyorsun, ama o seni istemiyor. Çünkü o endişenin ne demek olduğunu bilmiyor. Parmakların acıyor. Kalem kullanmıyorsun. Sevdikçe, daha çok seviyorsun. Ağlamaktan utanırken seviyorsun. Sevmekten başka bir şey elinden gelmiyor. Bir çay bardağında bir erkek buluyorsun, ardından bir sigara yakıyorsun. Oysaki annen bunları bilse, senin için ağlardı. Senin için, bir tek o ağlardı.

Gece olduğunda ağlıyorsun. Oysa uzun zamandır ağlamamıştın. Şu hayattaki tek başarın sevmek, ve sevgilerin başka kadınların gölgesi altında kalmış. Başka kadınların. Senden farklı kadınların. Aptal kadınların. O kadınlar ki sessizlerdir, hiç hareket etmezler. Sadece sevilirler. Sevilmekten başka işleri yoktur çünkü. Sevilirken küfretmezler. Çünkü onlar sevilmemenin ne demek olduğunu bilemezler. Kötüdürler. Sen sevilmediğinde ''sikerler'' diye bağırırsın, kimse duymaz. Onlar en iyi sustukları zamanlarda duyulurlar. Bir telefon her şeyi değiştirir. Sevmek, her şeyi değiştirir.

Devrim istiyorum, diyorlar. Utanmadan söylüyorlar. Ellerinde sigara, ahkam kesiyorlar. Onlar sadece konuşuyorlar. Konuşmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Devirmenin ne demek olduğunu bilmeyen adamlar, hissetmiyorlar. Bizim yapacak bir şeyimiz yok, elimizden bir şey gelmiyor. Olmuyor. Bazen, zorlasan da olmuyor. Ellerinde kelimeler, bizi utandırıyorlar. Sevmiyorlar. Sevmekten korkuyorlar. Sevmekten korkan adamlar, devrimi nasıl yapacaklar?

Sonra bir film izliyorsun ve bir şeyi anlıyorsun ki, o şey akla zarar.

Aslında en kötüsü yalnız uyumak değil, yalnız ölmek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder