25 Nisan 2013 Perşembe

Sağ

Sırf daha rahat uyumak için banyoya girdiğim geceler var. Bazen.

Uyuyamayacağımı anladığım zamanlar da var. Çoğunlukla.

Sıcak sudan korkuyorum. Ilık her zaman daha iyi benim için. Annem yüzünden. Çoğu şey annem yüzünden, ama bu konuya girmek istemiyorum. Küçükken beni banyoya sokup yıkadığı zamanlarda bir şey derdi. Kötü. ''Fazla sıcak çok da iyi değil, şey için.'' Ne için?

Sonradan anladım, bekaretimi kastediyordu.

Sıcak sudan korkuyorum. Çocukluğumu pek de sevdiğim söylenemez.

Bu aralar hiçbir şeyi unutmuyorum, ev işi yapıyorum mesela, biten kahvaltılıkları yeniliyorum. Unutmuyorum. Hiçbir şeyi unutamıyorum. İnsanın kendi kendini yormasını kendinden nefret etmesi için bir numaralı neden olarak görüyorum.

Annem yüzünden. Annem de kendini yorardı. Ben çocukken. Asıl sorun kendini yorarken beni de yorardı. Yormaya devam ediyor. İki kat yorgunluk psikolojime iyi gelen bir şey değil. Ama ara sıra mutlu da oluyorum. Gülüyorum. Mesela.

Çoğu zaman işler yolunda gitmiyor. Ve yine çoğu zaman suçlusu ben olmuyorum. Karşıma çıkan insanlardan iğrenmeye başladım, nefret de değil bu, sadece uzaklaşma isteği; çünkü bana iyi gelmiyorlar. Sanırım artık insanlardan da korkuyorum. Sigarayı bırakamıyorum. Daha doğrusu bırakmak istemiyorum. Bir şeylerden kaçmaya çalışıyorum ama yanılıyorum. Dumanda kaybolma aşamasını çoktan geçtim, sanırım boğuluyorum. Gece olduğunda ara sıra yaşadığım mutlulukları hatırlamakta güçlük çekiyorum. Yitik biriyim, artık kabullendim. Kendimi kurtarmaya çalışıyorum.

Tanrı gerçekten varsa muhtemelen o da benden nefret ediyordur ama Tanrının varlığına inanmıyorum. Yalnız hissetmeye, bir şeylerden birine ihtiyaç duymadan kurtulmaya çalışmaya öylesine alıştım ki, Tanrı karşıma çıkıp ''merhaba'' bile dese, onu hissedebileceğimi sanmıyorum.

Daha düne kadar nefret duyduğum her şey bugün midemi bulandırıyor. Değişmeye alıştım. Evime getirdiğim tüm canlılar öldü. Geriye bir tek ben kaldım.

İyi geceler anne, kalan sağlar bizimdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder