Çok kısa zamanda yerine oturdu her şey. Ve ben, mutlu olmaman için elimden geleni yapıyor gibiyim. Kırılma bana, üzülme. Çünkü ben o bakışları artık biliyorum. Hiçbir şey elimde değil sanki, sahip olmak için çırpındığım hiçbir şey benim değil. Şimdi ise, sahip olmak için çabaladığım tek şey, asla benim olmayacak gibi. Saatler, yıllar, başka insanlar, balıklar var arada. Ben her zamanki gibiyim, balıklar, zamanlar her zamanki gibi. Tüm kadınlar her zamanki gibi. Kendimi kandırıyorum. Çünkü ben hiçbir zaman ''her zamanki gibi'' dediğim anları yaşamadım. Her zamanım farklıydı, sigara paketlerim, içkilerim, otobüslerim, arkadaşlarım farklıydı. Eşyalara bile bağlanamazken, bir insana bağlanmaktan hep korktum. Kaybettim, yanlış insanları seçmekten kendimi alıkoyamadım. Her zaman imkansızı istedim ve olmasını bekledim, olmadı. Artık daha sabırlıyım, işleri yoluna koymaya çalışıyorum ama değişen bir şey yok. Çırpındıkça batıyorum. Hayatından geçip giden kadın, erkeğin hayatını şekillendirir, derler. İster inan, ister inanma, seni şekillendiriyor. Zaten her şey yine burda başlıyor. Tek istediğim benimle şekillenmen, bana inanmandı. Ama ben daha kendime inanmazken, seni kendime nasıl inandıracaktım? Korkuyorum. Bencilliğimle yüzleştim, tüm bunları senin fark etmenden korkuyorum. Aslında mutlu olmanı istiyorum, gece yattığımda senin mutluluğunun benim mutsuzluğum olduğunu fark ediyorum. Elimde çok fırsat var, çok fırsat var, çok fırsat var. Ama ben artık hiçbir şey istemiyorum.
Mutluluklar.
''Mutluluk,
Diyordu adam,
Her konuda
Tekrara düşecek kadar
Rahat olmak.
Rahatsın,
Diyordu kadın,
Ama o sırada
Birdenbire
Odayı
Sözgelimi
Brezilya'ya
Çevirir
Bir çiçek.
İyi niyetlidir musluk,
Diyordu adam,
Yüzüne çarptığın
Ve içtiğin su
Aynı serinliktedir.
Mutluluk mu,
Diyordu kadın,
Mutluluk:
Açan tütün
Körelten tütün.''