‘’Oğlum, beni seviyor musun?’’diye sorduğu her an, gerçek
bir cevap alacakmış gibi umutla yüzüme bakardı. İşin aslı, tüm bu yalnızlığını
benimle gidermeye çalışıyordu. Benimle konuşmaya çalıştığı anlarda sırf onu
daha fazla mutsuz etmemek adına miyavlıyordum. Bunun ona yetmesi gerekiyor,
fakat çoğu kez benim bu düşüncelerimden bihaber bir şekilde mutsuzluğuna
kaldığı yerden devam ediyordu. Bir gün her zamanki gibi kumumu temizledi,
yemeğimi kabıma koydu. Bana çocuğuymuşum gibi davranır, benimle ilgili şeyleri
asla aksatmazdı. Ağır ağır yürüyüp bana doğru eğildi; bir şeylerin yolunda
gitmediği suratından belli oluyordu. Beni öptü ve odadan ayrıldı.
Bazı günler eve annesi uğrardı. Bir araya geldiklerinde
kavga etmekten başka bir şey yapmazlardı. Kadın, sevgisizliğini annesinden
almıştı. Sevgisizliğinden dolayı yaşamak istemediği günler o kadar fazlaydı ki,
bu yaşına kadar hayatta kalabilmesine şaşırıyordum. Orta yaşlı ve bekardı. O
kadar çok sigara içiyordu ki, sigara dumanı kaplı havayı soludukça ben bile
kanser olmaktan korkuyordum. O, korkusuzdu. Sigaranın kendisini ait
hissedebildiği tek şey olduğundan ikimiz de hemfikirdik. Ama bir yandan da
kurtuluşunu sigarada görecek kadar aptaldı. Çoğu kez bana imrendiğini dile
getirirdi. Eve uğrayan samimiyetsiz arkadaşlarına: ‘’Keşke kediler gibi
olabilsek, kendileri için önemli olan tek şey var oluşları; kendi hayatlarından
inanılmaz derecede bir keyif alıyorlar. Ben de kendimi sevebilmek isterdim.’’ derdi.
Bu umutsuz vakaya arkadaşları bile katlanamıyorken, ben katlanıyordum. Benim
için önemli olan tek şeyin var oluşumdan öte, kendisi olduğunun farkında bile
değildi. O zaten, hiçbir şeyin farkında olmak istemezdi. Sigara içerek kendisi
için mühim olan tek şeyi, ölümü beklemekteydi.
Dışarıdaki ayak sesleri kesildi. Saatler geçmesine rağmen
yanıma uğramamıştı. Açlığımı endişe bastırdı. Daha yüksek tonlarda miyavlayarak
dikkatini çekmeye çalıştım. Gelmedi. Çevik bir hareketle kapı koluna atlayarak
kapıyı açmaya çalıştım. Birkaç başarısız denemeden sonra nihayet dışarıdaydım.
Gördüğüm şey beni şaşkınlığa uğrattı. Hayatta önemsediğim en değerli varlık
yerde hareketsizce yatıyordu. Yüzünü yalayarak uyandırmaya çalıştım. Nefes
almıyordu. Sonunda hayatındaki ilk başarıya imza atarak, en büyük hayalini
gerçekleştirmişti. Bu onun için, geçmişinden bir öç alma faaliyetinden
ibaretti. Hüznümden ne yapacağımı şaşırarak, açık olan balkon kapısına doğru
yol aldım. Acı bir miyavlama eşliğinde evi terk ettim.
Biliyordum, ben de ölecektim.