19 Şubat 2013 Salı

boşluğa düştüler
beraber
birisi çıkmak için çırpınırken
yoruldu
ötekine bir el uzandı
kalabalık oldu

boşluğun içinde
beraberken, ayrı düştüler

17 Şubat 2013 Pazar

Göğe bakamıyoruz

Çok kısa zamanda yerine oturdu her şey. Ve ben, mutlu olmaman için elimden geleni yapıyor gibiyim. Kırılma bana, üzülme. Çünkü ben o bakışları artık biliyorum. Hiçbir şey elimde değil sanki, sahip olmak için çırpındığım hiçbir şey benim değil. Şimdi ise, sahip olmak için çabaladığım tek şey, asla benim olmayacak gibi. Saatler, yıllar, başka insanlar, balıklar var arada. Ben her zamanki gibiyim, balıklar, zamanlar her zamanki gibi. Tüm kadınlar her zamanki gibi. Kendimi kandırıyorum. Çünkü ben hiçbir zaman ''her zamanki gibi'' dediğim anları yaşamadım. Her zamanım farklıydı, sigara paketlerim, içkilerim, otobüslerim, arkadaşlarım farklıydı. Eşyalara bile bağlanamazken, bir insana bağlanmaktan hep korktum. Kaybettim, yanlış insanları seçmekten kendimi alıkoyamadım. Her zaman imkansızı istedim ve olmasını bekledim, olmadı. Artık daha sabırlıyım, işleri yoluna koymaya çalışıyorum ama değişen bir şey yok. Çırpındıkça batıyorum. Hayatından geçip giden kadın, erkeğin hayatını şekillendirir, derler. İster inan, ister inanma, seni şekillendiriyor. Zaten her şey yine burda başlıyor. Tek istediğim benimle şekillenmen, bana inanmandı. Ama ben daha kendime inanmazken, seni kendime nasıl inandıracaktım? Korkuyorum. Bencilliğimle yüzleştim, tüm bunları senin fark etmenden korkuyorum. Aslında mutlu olmanı istiyorum, gece yattığımda senin mutluluğunun benim mutsuzluğum olduğunu fark ediyorum. Elimde çok fırsat var, çok fırsat var, çok fırsat var. Ama ben artık hiçbir şey istemiyorum.

Mutluluklar.

''Mutluluk,
Diyordu adam,
Her konuda
Tekrara düşecek kadar
Rahat olmak.

Rahatsın,
Diyordu kadın,
Ama o sırada
Birdenbire
Odayı
Sözgelimi
Brezilya'ya
Çevirir
Bir çiçek.

İyi niyetlidir musluk,
Diyordu adam,
Yüzüne çarptığın
Ve içtiğin su
Aynı serinliktedir.

Mutluluk mu,
Diyordu kadın,
Mutluluk:
Açan tütün
Körelten tütün.''

8 Şubat 2013 Cuma

Umarım herkes bir gün, sigarayı bırakacak kadar çok sevilir.
14 Şubat'ın gereğinden fazla abartıldığını düşünerek geçirdiğim bi akşam sonrası kendimi korku içinde buldum. Uzun zamandır duygusal boşluğumu dolduracak birini bulamadığım için fazlasıyla üzülürken, insanların sevgilileriyle beraber vakit geçirecekleri bir günün beni neden bu kadar rahatsız ettiğini düşünmeye başladım. Sinir olduğum şey, insanların sanki başka hiçbir sorunları ya da hiç kimseleri yokmuş gibi davranmaları; beni korkutan şey ise, duygusal boşluğumu nihayetinde doldurduğumda benim de onlardan biri olma olasılığımdı. Her normal insan gibi birine ihtiyaç duyarken, yersiz korkulara kapılıyor olmamız zayıflığımızdan mı, yoksa fazla düşünceli olmamızdan mı kaynaklanıyordu, çözemedim. Her iki ihtimalde ise insan zayıflığının tüm belirtileri ortaya çıkıyordu ve her olasılıkta bir şeylere ve birilerine ihtiyacımız olduğu kesindi. Bunlardan kaçmamıza imkan yoktu, ama hepimiz birbirimizden kaçarken bir yandan da ihtiyacımız olan şeyleri kovalamamızın imkanı neydi? Yoksa hepimiz Martin Buber'in dediği gibi 'o'nda mı oluyorduk?

Belki de yalnızca aptalların mutlu olabildiği, diğer tüm insanların umutsuzca bağlanacak bir şeyler aradığı modern çağda hepimizi kurtaracak şey dünyanın buharlaşıp yok olmasıydı.

Tanrı gerçekten varsa yapacağı en akıllıca şey bu olacaktı.